
Adı Muhammed Celâleddîn-i Rumi’dir. 1207 yılında Afganistan’ın Belh şehrinde doğdu. Babası Bahaeddin Veled’dir. Daha sonraları Konya’ya gelip vefatına kadar burada yaşamıştır. İran asıllı bir Fars’tır. Hem Farsça konuşmuş hem de yazdığı tüm eserleri Farsça kaleme almıştır.
Osmanlıda Fatih Sultan Mehmet neden devlet kademelerini devşirmelerle doldurdu ve neden devlet görevlilerinin malına el koyma sistemi olan Müsadere sistemini getirdiğine deyinmek istedim. Yazar İslamoğlu'nun kaleminden yansıyanlar şöyle:
" Osmanlı yönetim sistemi Fatih'e gelinceye kadar tam monarşik bir sistem değildir. İstanbul alınıncaya kadar tam anlamıyla hiçbir osmanlı sultanı "Monark" olamamış, rejim de "mutlakiyet" rejimi değildir. Padişiahın yetkileri sanıldığından daha da sınırlıdır. Bir tür şura sistemi hakimdir. Bu sistemde ilk köklü değişikliği kudretli hükümdar Fatih yaptı. O zamana kadar devlet ahiler, gaziler, akıncı beyleri tarafından ortaklaşa yönetiliyordu.
Halk arasında boy abdesti olarak bilinen abdest insanların cinsel ilişkiye girdikten sonra alması gereken abdesttir. Abdest kavramı Farsçadan Türkçeye geçmiştir. Gusül kelimesi ise zaten Arapça yıkanmak anlamına gelir. Kur’an Abdest denilen dini bir temizlenme ritüelinden bahseder. Fakat Kur’an’da gusül abdesti diye bir ritüelden bahsetmez. Sadece cinsel ilişkiye girdiğinizde yıkanın der.
Siteme yorum yapan ve inancını belirtmeyen bir arkadaşımız İslam’ın kurallarının Hammurabi’nin kurallarıyla aynı olduğunu iddia edip niçin aynı olduklarını sordu. Bu yazımda önce Hammurabi kim ona cevap verdikten sonra Hammurabi’nin kanunları sizinle paylaşacağım. Bakalım gerçekten de iddia edildiği gibi Muhammed Kur’an’ı Allah’tan değil de Hammurabi ’den mi aldı!
Müslüman olmayan bazı arkadaşlar siteme girip yorum olarak bu soruyu sordular. Bazı ateistlerin ve deistlerin de bu soru üzerinde ciddi şekilde durduğunu görünce bir konu olarak bu iddiayı ele almaya karar verdim. Dinozorların Kur’an’da geçip geçmediği ya da geçmiyorsa niçin geçmediğine dair cevaplar vermeden önce bu bir bilimsel argüman (kanıt) olarak kabul edilmeli midir bunu da tartışmak gerek.
Asırlardır kadınlara özel günlerinde oruç tutamayacağı ve namaz kılamayacağı (salatı ikame etmesi) söylenmiştir. Kuran hayızlı kadın için ne söyler bir bakalım:
İddiaya göre Musa peygamber bir kayaya asası ile vurur ve o kayadan 12 kaynak fışkırır. Yani büyük bir mucize gerçekleşir. İddia sahipleri buna delil olarak Bakara suresi 60’ıncı ayeti sunarlar. Ayeti verip mutlak olarak bu anlam mı çıkar bunu ele alacağım.
İlk önce iddia nedir onu sizinle paylaşayım. Peygamberin hayatını yazanlar ve sonraki tarihçiler bize Beni Kaynuka ve daha sonra Beni el-Nadir kabilelerinin Müslümanları kışkırttığını bu yüzden kuşatıldıklarını, teslim olmaya karar verdiklerini ve sonuçta alabilecekleriyle birlikte terk etmelerine izin verildiğini söylüyor. Bundan sonra Hayber kalesi ve Fedek boşaltılmıştır. İbn-i İshak’ın Siyer ’inde yazdığına göre olay şöyle gerçekleşmiş:
Abdullah İbn Ömer anlatıyor
"Peygamber, Beni Mustalık üzerine gece baskım yaptı. Onlar ansızın yakalanmışlardı. Hayvanları da su basında sulanıyordu. Peygamber, savaşabilir durumda olanlarını öldürttü; çocuklarını da tutsak olarak aldı. O sırada Cüveyriye'yi kendine seçti." (Bkz. Buhari, Kitabu'l-Itk/13; Tecrîd, hadis no: 1117 Müslim, Kitabul-Cihâd/1, hadis no: 1730; Ebu Dâvûd, Sünen, Kitabu'l-Cihâd/lOO, hadis no: 2633.)
"Cüveyriyye", "cariyecik" demek. Çok küçük yastaydı o sırada. 13 yasında. Asıl adı "Berre" iken, Muhammed'in el koymasından sonra bu adı almıştı. (Din Bu s. 28)
Turan Dursun bir düşünürdür. İlk önce bunu belirtmem gerek. Fakat bir insanın düşünür olması onu hatasız ya da kusursuz yapmaz. Dindarlar nasıl kendi kutsalını savunduğu için bazı bilginleri yücelttilerse ateistler de kendi değerlerini savunduğu için Turan Dursun vb. insanları yüceltmiştir. Sanki İslam’ı çürütebilmiş gibi bu kitabını da önümüze sürmekteler. Bu kitap Sünnileri ve mezhepçileri çürütmüş olabilir ancak İslam’ı çürütememiştir.
Bu yazıyı yazmaktaki amacım bu olay üzerinden İslam’a saldıranların yalanlarını ortaya dökmek ve genç Müslümanların kafalarındaki sorulara cevap vermektir. Bu noktada şu ayrımı iyi yapmak gerek. İslam düşmanları ile ateist, deist, agnostik, Hristiyan, Yahudi vs. inançları kast etmiyorum. Ateistlerin içinde kendi felsefesiyle ilgilenenler olduğu gibi işi gücü bırakıp İslam’ı yok etmek isteyenler de mevcut.
Bazı Sünnilerin iddiasına göre Arapça kutsal bir dildir ve cennette de Arapça konuşulacaktır. Hatta iddialarını bir adım ileri götürüp Âdem’in bile Arapça konuştuğunu iddia edenler olmuş. Bu iddia ilim adamlarının iddiası değildir. Bu iddia sanki İslam’ın iddiasıymış gibi kabul eden İslam karşıtları ise bunu alay konusu edindiklerini gördüm.
Bu konuyu yazmama sebep olan iddiayı sizinle paylaşarak başlayayım. Ali İmran suresi yedinci ayetinde Allah "muhkem" ve "müteşabih" ayetlerden bahsetmektedir. Müteşabih ayetler iddiaya göre Allah’tan başka kimsenin anlamayacağı ayetlerdir. Çünkü ayet bunu söylemektedir. Kısacası Allah kendisinden başka kimsenin anlayamayacağı mesajlar bize göndermiştir ve bize düşen sadece bu ayetlere iman etmektir.
Ateistler ve Sünniler Ankebut 14’ü delil göstererek Nuh peygamberin 950 yıl yaşadığını iddia etmektedirler. Bu iddianın gerçek olup olmadığı hakkında düşüncelerimi delilleriyle beraber size sunmak istedim. Ayeti görelim.
Allah’ın böyle bir emir verip vermediğini yazıda delillerimizle inceleyeceğiz. Önce iddaya konu olan ayetleri verelim sonra konuşmaya devam edelim