Arama Yap
Görüntülenme 28,085
Yayın 30 Mayıs 2018
31 Mayıs 2019 güncellendi

Bu durum hakkında birçok görüşü dinledim. Ateistler peygamberimizin kendi oğlunun eşine göz koyduğunu iddia etmekteler. Ancak bu konu Müslüman kesimin de kafasını karıştırmaktadır. Bu yüzden bu konuda kendi görüşümü belirtmek istedim. İlk önce iddia edilen olay nedir ona bakalım:
Görüntülenme 36,991
Yayın 01 Mart 2017
31 Mayıs 2019 güncellendi

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ben 6 yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabîlesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı.  Annem Ummu Rûman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mubarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler.  Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık kıyafetime çeki düzen verdiler.

Görüntülenme 7,970
Yayın 20 Mayıs 2019

Sünni din adamları bin yıldan fazla bir süre boyunca Ahzab 51’i Muhammed peygamberin eşleri arasında bulunma sırasını dilediği şekilde ayarlaması şeklinde tefsir etmişlerdir. Bunu ise rivayetlere dayandırmaktalar. Ateistler ise normalde ne Kur’an’a ne hadislere inanmamalarına rağmen ilginç bir şekilde bu konudaki hadisleri delil göstererek İslam’ın Muhammed peygamberin uydurması olduğuna kanaat getirmişlerdir. Elbette Muhammed peygamberin elçiliğinin vurgulandığı hadislere inanmayıp bu tür hadislere iman etmek açık bir çelişkidir.
Görüntülenme 11,948
Yayın 24 Kasım 2017
27 Nisan 2019 güncellendi

Bu yazıyı okurken ön kabullerden yola çıkmamanızı rica ediyorum. Yöntemimiz bellidir. Dinin tek kaynağı Kur’an’dır. Kur’an’ı hadisler ve mitolojilerle değil Kur’an’ı Kur’an ile tefsir edeceğiz
 

Ne yani! Şimdi bu ilahi kelamı, kendilerine iletmen için sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Elbet bunda, inanacak bir toplum için  tarifsiz bir rahmet ve bir öğüt vardır. (ANKEBUT  51)

Görüntülenme 1,983
Yayın 18 Şubat 2019
21 Nisan 2019 güncellendi

Yaygın inanış İslam’ın beş şartı olduğu yönündedir. Bunlar; Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmektir. Bunlardan kelime-i şehadet, "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir. Bunu da bilmeyen arkadaşlarımıza açıklamış olalım. Bu inanış bir rivayete dayanmaktadır. Hâlbuki bu referans alınan rivayette bile İslam’ın 5 şartı ifadesi geçmemektedir. İslam 5 esas üzerine kurulmuştur ifadesi yer almaktadır.
Görüntülenme 2,225
Yayın 25 Mart 2019

Halkımız arasında yaygın olan inançlardan biri de erkeklerin altın yüzük takmalarının ve ipek giymelerinin haram olduğudur. Buna delil olarak da bazı bilimsel araştırmaların yoğun altın takan erkeklerin hormonlarında bozukluk meydana getirdiği iddiasıdır. Bu dünyada erkeklere haram olan bu iki nesnenin cennete erkeğe vaat edilmesi de oldukça ilginçtir. Allah’ın gerçekten böyle bir vaadi olmuş mudur? Çünkü bu tıpkı ensest ilişki bu dünyada haram ancak diğer dünyada yapacaksınız demek gibidir.
Görüntülenme 3,431
Yayın 23 Mart 2019

Birçok ateist ve deist bu soruyu soruyor ve biz Müslümandan (olma iddiasını taşıyanlardan) tatmin edici bir cevap beklemekteler. Bu, sordukları çok anlamlı ve mantıklı sorulardan biridir. Ateistlerin birçok sorularını anlamsız ve gerçeği arama çabasından çok sadece tartışmak amaçlı olduğunu görüyorum. Ancak bu soru onlardan biri değil. Gerçekten sorulması, tartışılması ve üzerinde derin bir tefekkür isteyen bir soru. Bu sorunun cevabını bildiğimi sanıyorum.  Birazdan sizinle de cevabımı paylaşacağım elbet. Ancak ondan önce bazı kavramların ayrışması gerek. Kavramlar karıştığı için bazı konuları kavrayamıyoruz.
Görüntülenme 2,973
Yayın 23 Kasım 2016
23 Şubat 2019 güncellendi

Peygamberimizin diğer peygamberlerden üstün olduğuna dair elimizde bir dayanak olmadığı gibi Kur'an şöyle demektedir. " Rasul Rabbinden kendine indirilene önce kendisi iman etti, sonra da mü’minler. Hepsi Allah’a, meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar: “O’nun elçilerinden hiçbiri arasında  ayrım yapmayız. İşittik ve itaat ettik; bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz: zira varış sanadır!” dediler" (HAYAT KİTABI KUR’AN MEALİ -BAKARA 285)
Görüntülenme 2,106
Yayın 19 Şubat 2019

Adı Muhammed Celâleddîn-i Rumi’dir. 1207 yılında Afganistan’ın Belh şehrinde doğdu. Babası Bahaeddin Veled’dir. Daha sonraları Konya’ya gelip vefatına kadar burada yaşamıştır. İran asıllı bir Fars’tır. Hem Farsça konuşmuş hem de yazdığı tüm eserleri Farsça kaleme almıştır.
Görüntülenme 8,842
Yayın 07 Kasım 2015
06 Ocak 2019 güncellendi

Osmanlıda Fatih Sultan Mehmet  neden devlet kademelerini devşirmelerle doldurdu ve neden devlet görevlilerinin malına el koyma sistemi olan Müsadere sistemini getirdiğine deyinmek istedim. Yazar İslamoğlu'nun kaleminden yansıyanlar şöyle:
 

" Osmanlı yönetim sistemi Fatih'e gelinceye kadar tam monarşik bir sistem değildir. İstanbul alınıncaya kadar tam anlamıyla hiçbir osmanlı sultanı "Monark" olamamış, rejim de "mutlakiyet" rejimi değildir. Padişiahın yetkileri sanıldığından daha da sınırlıdır. Bir tür şura sistemi hakimdir. Bu sistemde ilk köklü değişikliği kudretli hükümdar Fatih yaptı. O zamana kadar devlet ahiler, gaziler, akıncı beyleri tarafından ortaklaşa yönetiliyordu.

Görüntülenme 28,085
Yayın 30 Mayıs 2018
31 Mayıs 2019 güncellendi

Bu durum hakkında birçok görüşü dinledim. Ateistler peygamberimizin kendi oğlunun eşine göz koyduğunu iddia etmekteler. Ancak bu konu Müslüman kesimin de kafasını karıştırmaktadır. Bu yüzden bu konuda kendi görüşümü belirtmek istedim. İlk önce iddia edilen olay nedir ona bakalım:
Görüntülenme 36,991
Yayın 01 Mart 2017
31 Mayıs 2019 güncellendi

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ben 6 yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabîlesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı.  Annem Ummu Rûman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mubarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler.  Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık kıyafetime çeki düzen verdiler.

Görüntülenme 7,970
Yayın 20 Mayıs 2019

Sünni din adamları bin yıldan fazla bir süre boyunca Ahzab 51’i Muhammed peygamberin eşleri arasında bulunma sırasını dilediği şekilde ayarlaması şeklinde tefsir etmişlerdir. Bunu ise rivayetlere dayandırmaktalar. Ateistler ise normalde ne Kur’an’a ne hadislere inanmamalarına rağmen ilginç bir şekilde bu konudaki hadisleri delil göstererek İslam’ın Muhammed peygamberin uydurması olduğuna kanaat getirmişlerdir. Elbette Muhammed peygamberin elçiliğinin vurgulandığı hadislere inanmayıp bu tür hadislere iman etmek açık bir çelişkidir.
Görüntülenme 11,948
Yayın 24 Kasım 2017
27 Nisan 2019 güncellendi

Bu yazıyı okurken ön kabullerden yola çıkmamanızı rica ediyorum. Yöntemimiz bellidir. Dinin tek kaynağı Kur’an’dır. Kur’an’ı hadisler ve mitolojilerle değil Kur’an’ı Kur’an ile tefsir edeceğiz
 

Ne yani! Şimdi bu ilahi kelamı, kendilerine iletmen için sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Elbet bunda, inanacak bir toplum için  tarifsiz bir rahmet ve bir öğüt vardır. (ANKEBUT  51)

Görüntülenme 1,983
Yayın 18 Şubat 2019
21 Nisan 2019 güncellendi

Yaygın inanış İslam’ın beş şartı olduğu yönündedir. Bunlar; Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmektir. Bunlardan kelime-i şehadet, "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir. Bunu da bilmeyen arkadaşlarımıza açıklamış olalım. Bu inanış bir rivayete dayanmaktadır. Hâlbuki bu referans alınan rivayette bile İslam’ın 5 şartı ifadesi geçmemektedir. İslam 5 esas üzerine kurulmuştur ifadesi yer almaktadır.
Görüntülenme 2,225
Yayın 25 Mart 2019

Halkımız arasında yaygın olan inançlardan biri de erkeklerin altın yüzük takmalarının ve ipek giymelerinin haram olduğudur. Buna delil olarak da bazı bilimsel araştırmaların yoğun altın takan erkeklerin hormonlarında bozukluk meydana getirdiği iddiasıdır. Bu dünyada erkeklere haram olan bu iki nesnenin cennete erkeğe vaat edilmesi de oldukça ilginçtir. Allah’ın gerçekten böyle bir vaadi olmuş mudur? Çünkü bu tıpkı ensest ilişki bu dünyada haram ancak diğer dünyada yapacaksınız demek gibidir.
Görüntülenme 3,431
Yayın 23 Mart 2019

Birçok ateist ve deist bu soruyu soruyor ve biz Müslümandan (olma iddiasını taşıyanlardan) tatmin edici bir cevap beklemekteler. Bu, sordukları çok anlamlı ve mantıklı sorulardan biridir. Ateistlerin birçok sorularını anlamsız ve gerçeği arama çabasından çok sadece tartışmak amaçlı olduğunu görüyorum. Ancak bu soru onlardan biri değil. Gerçekten sorulması, tartışılması ve üzerinde derin bir tefekkür isteyen bir soru. Bu sorunun cevabını bildiğimi sanıyorum.  Birazdan sizinle de cevabımı paylaşacağım elbet. Ancak ondan önce bazı kavramların ayrışması gerek. Kavramlar karıştığı için bazı konuları kavrayamıyoruz.
Görüntülenme 2,973
Yayın 23 Kasım 2016
23 Şubat 2019 güncellendi

Peygamberimizin diğer peygamberlerden üstün olduğuna dair elimizde bir dayanak olmadığı gibi Kur'an şöyle demektedir. " Rasul Rabbinden kendine indirilene önce kendisi iman etti, sonra da mü’minler. Hepsi Allah’a, meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar: “O’nun elçilerinden hiçbiri arasında  ayrım yapmayız. İşittik ve itaat ettik; bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz: zira varış sanadır!” dediler" (HAYAT KİTABI KUR’AN MEALİ -BAKARA 285)
Görüntülenme 2,106
Yayın 19 Şubat 2019

Adı Muhammed Celâleddîn-i Rumi’dir. 1207 yılında Afganistan’ın Belh şehrinde doğdu. Babası Bahaeddin Veled’dir. Daha sonraları Konya’ya gelip vefatına kadar burada yaşamıştır. İran asıllı bir Fars’tır. Hem Farsça konuşmuş hem de yazdığı tüm eserleri Farsça kaleme almıştır.
Görüntülenme 8,842
Yayın 07 Kasım 2015
06 Ocak 2019 güncellendi

Osmanlıda Fatih Sultan Mehmet  neden devlet kademelerini devşirmelerle doldurdu ve neden devlet görevlilerinin malına el koyma sistemi olan Müsadere sistemini getirdiğine deyinmek istedim. Yazar İslamoğlu'nun kaleminden yansıyanlar şöyle:
 

" Osmanlı yönetim sistemi Fatih'e gelinceye kadar tam monarşik bir sistem değildir. İstanbul alınıncaya kadar tam anlamıyla hiçbir osmanlı sultanı "Monark" olamamış, rejim de "mutlakiyet" rejimi değildir. Padişiahın yetkileri sanıldığından daha da sınırlıdır. Bir tür şura sistemi hakimdir. Bu sistemde ilk köklü değişikliği kudretli hükümdar Fatih yaptı. O zamana kadar devlet ahiler, gaziler, akıncı beyleri tarafından ortaklaşa yönetiliyordu.

yukarı çık butonu